Yaşam

Tanzimat edebiyatında yaptığı yeniliklerle adından söz ettiren realist yazar: Recaizade Mahmut Ekrem

Otomobil Aşkı kitabıyla edebiyatımıza ilk gerçekçi romanı kazandıran Recaizade Mahmud Ekrem’in bugün 176. doğum günü. Edebiyatımızdan bir usta kalem geçti.

Recaizade Mahmud Ekrem, 1 Mart 1847’de Takvim Nazırı Recai Efendi’nin oğlu olarak dünyaya gelince ailesi ona Recaizade Mahmud adını verdi. Bir gün oğlu olunca adını Ercüment Ekrem koyacaktı. Bugün Recaizade Mahmud Ekrem’in 176. doğum günü…

Ünlü yazarın hayatı ve edebiyatı hakkında bazı bilgiler…

Recai Efendi dil bilgisi konusunda çok bilgiliydi. Oğlunu da bu yönde yetiştirdi. Mahmud, Süryanice ve Farsça dillerini babasından öğrendi. İlköğrenimini 1858’de tamamladı. Bu arada özel derslere devam etti.

1858’de Mekteb-i İrfan’a kaydoldu. Başarılı bir öğrenciydi. 1862 yılında başladığı Harbiye İdadisi’nde eğitim hayatını tamamlayacaktı ancak son dönemde sağlık sorunları nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kaldı. Başarılı bir öğrenciyken önüne çıkan engeller onu iş hayatına taşıdı.

Mahmud, meslek hayatına Dışişleri Bakanlığı Mektup Dairesi’nde memur olarak başladı. 1874’te Tanzimat ve Bayındırlık dairelerinde Başmüsteşarlık, 1877’de Danıştay üyesi, 1880-1888 ortalarında Mekteb-i Mülkiye ve Galatasaray Sultanisi’nde öğretmenlik yaptı.

1908 yılında resmi bir görevle Trablusgarp’a gönderildi ve II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu. Namık Kemal ile bu sıralarda tanışır ve bundan sonra hep edebiyatla uğraşırdı…

1908-1914 ortalarında Ayan Meclisi üyeliği yaptı.

Namık Kemal ve sonrası

Namık Kemal ile tanışması Mahmud Ekrem’in hayatında bir dönüm noktası olmuştur. İlk iş Birlik Konseyi’ne katıldı. O artık edebiyat dünyasının emektarlarındandı.

Babasından aldığı dil eğitimini yazmayalı uzun zaman olmuştu. Artık Namık Kemal’in refakatinde yolculuk zamanıydı.

İlk yazılarını Namık Kemal’in yönetiminde Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınladı. Namık Kemal’in Fransa’ya gitmesinden sonra 1867’de gazetenin başına geçti.

1870’lerden sonra kendini tamamen yazılarına adadı. 1870 yılındaki ilk eseri Afife Anjelik adlı oyundur. 1871’de ilk şiir kitabı Nağme-i Seher’i yayımladı.

Hasret ve karamsarlıkla dolu eserler

Mahmud Ekrem’in işleri karamsarlıkla doluydu, içini yakan hasret dökülüyordu cümlelerinden. Hikayesi de eserleri kadar dramatikti.

Mahmud Ekrem, bütün varlığı saydığı üç oğlunu da genç yaşta kaybetmişti. Özellikle çok sevdiği oğlu Nejad’ın ölümüyle duyduğu acı, bütün şiirlerinin ana teması olmuştur. Sonra kendini tutamadı ve bütün işleri hasret ve kasvet kokmaya başladı.

sanat için sanat

Mahmud Ekrem, 1870’lerden sonra Batı Edebiyatından çeviriler yapmıştır. Hece büyültmesine rağmen aruz ölçüsünü benimseyen Mahmud Ekrem, “sanat için sanat” görüşünü savunmuştur. Üstelik sanatta hoşluk ilkesine olan bağlılığından da asla vazgeçmezdi.

Edebiyatta yeterliden iyiye doğru ilerlemiş ve edebi tartışmalara başlamıştır. Öyle ki eski edebiyatı savunan Muallim Naci ve çevresi ile yapılan tartışmalar Edebiyat-ı Cedide akımını doğurmuştur. Yeni trendleri benimsedi. Ünlü oluyordu.

Bir edebiyat teorisyeni olarak yeniliklere çok açıktı. Özellikle gençlere rehberlik ederek kendini gösteren sanatçı, Servet-i Fünun Dönemi’nin oluşumuna da katkıda bulunmuştur.

Araba Aşkı

Mahmud Ekrem hayatının son döneminde hikâye ve roman türünü denemeye karar verdi. İlk öyküsü “Saime” sosyal hayata yönelik bir eleştiriydi. Genel ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle sansürlendi. Ardından “Muhsin Bey” adını verdiği romantik aşk öyküsünü yazdı. Karamsarlıktan hiçbir zaman çekinmedi. Son kıssasına “Şemsa” adını vermiş; Bir anı gibi yazdı.

Roman yazmaya karar verdiğinde “Araba Aşkı”nın Tıp Edebiyatının ilk gerçekçi romanı olacağından muhtemelen habersizdi. Aynı zamanda romantizmden gerçekçiliğe keskin bir geçiş örneğiydi. Yine toplumsal bir eleştiriydi. Gençliğin yanlış eğitiminden ve bilinçsiz Batılı yaşama hayranlığının sonucu olacak bir felaketten bahsediyordu.

Batı rol model alınacaksa bu açıkça anlaşılamamıştır ve Mahmud Ekrem bu durumu sindirememiştir. Romanda bir bebek gülüyle büyüyen Bihruz Bey’in gafletini, sonundaki hayal kırıklığını ise sivri uçlu bir kalemle anlatmıştır.

Recaizade Mahmud Ekrem öldü

1914’te halen Ayan Meclisi üyesiydi; ve kaleminden dökülen cümleler… Recaizade Mahmud Ekrem 31 Ocak 1914’te vefat etti.

Ölümü büyük yankı uyandırdı. Büyük bir cenaze töreni düzenlendi. O gün okullar bile tatildi. Tüm eserlerinin gizli kahramanı olan ve ölümü onu derinden etkileyen oğlu Nejad’ın Küçüksu’daki mezarının yanına defnedildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu